![]() | ||||||||||
| ||||||||||
| ||||||||||
HABER ARAEN ÇOK OKUNANLAR |
Günaydın Sevgili Okurlarım![]() 31 Ağustos 2025, 14:20 Bu sabah, sessizliğin en anlamlı dilini konuşan küçük bir dostumdan ve onun bana öğrettiklerinden bahsetmek istiyorum. Bu yazı, sizlere bir kedinin sabırlı bekleyişinden filizlenen, insana ve yaşama dair bir tefekkür armağanıdır.. Bugün olduğu gibi her sabah, çalışma odamdan balkona bakan pencerenin önündeki sehpada, hep aynı pozisyonda oturan bir kedi görürüm. Perdesi kısmen açık pencereden, benim odaya girişimi izler. Adeta bir meditasyon halinde, odanın dışarıya açılan kapısı açılana dek, bazen saatler süren bir sabırla, sessizce bekler. Bu bekleyiş, bir şey istemekten öte, bir vazifeyi, bir sadakati andırır. Ben ise bu sessiz dostum için özenle karaciğer satın alır, onun için doğrar, kavurur ve buzdolabında saklarım. Bu, aramızdaki sessiz antlaşmanın benim tarafımdaki karşılığıdır. O, asla miyavlayarak, penceremi tırmalayarak, beni rahatsız ederek bu hakkını talep etmez. O, sadece orada olduğunu bilmemi ve onun varlığını hatırlamamı ister gibidir. Ciğerden bir parça alıp kapıya yönelişimi, o hassas kulakları veya belki de kalbindeki kuvvetli sezgisiyle anında fark eder. Tam o anda, dış kapının önünde beliriverir. Öyle bir sevinçle karşılar ki beni, tüm maddi dünyevi kaygılarımı bir kenara bıraktırır. Sırt üstü boylu boyunca uzanır, bacaklarını açar, o yeşil-sarı gözlerini bana diker. Sadece minik dudakları kıpırdar. O dudak hareketlerinden şu cümleleri duyar gibi olurum: “Seni bugün görmüş olmaktan çok mutluyum. Her gün yaşaman için dua ediyorum. Seni çok seviyorum.” O an orada durur; bu saf, koşulsuz ve kelimesiz sevginin karşısında birkaç saniyeliğine donakalırım. Ve düşünürüm: İnsanları görünce içi sevinçle dolan, onların varlığından saf bir mutluluk duyan canlılar olmalı hayatta. Her sabah, birinin kapısında, bir mesajın ucunda, bir kalbin içinde, günün ilk duasını eden ve varlığımızdan sessizce sevinç duyan birileri mutlaka olmalı. İşte bu bağ ister iki insan, ister insan ile hayvan, isterse iki farklı ruh arasında olsun, evrenin en temiz iletişim köprüsüdür. Bu köprüden geçen şey, beklentisiz vermek ve karşılıksız sevebilmektir. Bu minik dostum bana her gün şunu fısıldıyor: “Ver.” Ve bu “veriş” sadece fiziksel bir gıdadan ibaret değil. Bir hayvan için yiyecek, bir insan için takdir edici bir söz, yoksul bir öğrenciye uzanan eğitim desteği, hastanın baş ucuna bırakılan bir demet çiçeğin kokusu, bir dostun derdini sessizce dinleyen bir kalp, yalnıza gönderilen bir “nasılsın” mesajıdır. Bu, bir annenin evladı için döktüğü gözyaşı, bir öğretmenin öğrencisi için harcadığı ömür, toprağa düşen bir tohumun güneşe uzanan inancıdır. Bu küçük temaslar, bu minik ama devasa verişler, içinizdeki yaşama sevincini, siz farkına varmadan besler, büyütür ve güçlendirir. Hayatın ağır yükünü hafifleten, anlamı her sabah yeniden inşa eden, ruhun pasını söken bir ışıktır bu. Karşılıksız vermek, evrendeki en güçlü pozitif enerji döngüsünü başlatmanın adıdır. Bir kibrit çakmak gibidir; önce sizin içinizi aydınlatır, sonra ısıtır ve en nihayetinde karanlıkta bir başkasına yol gösterir. İşte bu sabah, bir kedi ile bir insan arasında, kelimelere dökülmemiş bu derin empati ve sessiz iletişim, aslında hepimizin özlemini duyduğu insanlık durumunun ta kendisi. Saygı duymak, sevincini incelikle ifade etmek ve karşılık beklemeden, sırf varlığın bir iyilik olsun diye vermek… Bu sabah, etrafınıza bir bakın. Kimi veya neyi, sessizce ve sevinçle bekliyorsunuz? Size kim veya ne, koşulsuz bir sevinçle bakıyor? Ve siz, bu döngüye dahil olmak için, bugün kime, ne vereceksiniz? Unutmayın, bazen en derdi duygular, en sessiz dilde konuşulur. Ve en büyük yaşama sevinci, en küçük verişlerde saklıdır. Bu sabah yazısı, penceremin önündeki o sessiz dostum ve onun bana hissettirdikleriyle birlikte, size bir armağan olsun. Yüreğinize dokunsun, içinizdeki iyilik ırmağını harekete geçirsin. Var olun. Sevgiyle kalın. Bu haber 107 defa okunmuştur.
|
|
||||||||
Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |