Mut Son Dakika
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

HABER ARA


Gelişmiş Arama

PAZARTESİ PERŞEMBE BULUŞMALARI

HİLMİ DULKADİR

16 Eylül 2025, 06:28

HİLMİ DULKADİR

Son Yörük Kitabının İçeriği Zamanın, Dağın ve İnsanlığın Tanıklığında Bir Eser 

Her kitap bir yolculuktur; bazıları insanı alır uzaklara götürür, bazıları da kendi köklerine.Osman Şahin’in “Son Yörük” adlı kitabı (Şahin, 2002) işte bu ikinci yolculuğun en canlı örneklerinden biridir. 

Kitap, Torosların doruklarından, Mersin / Aslanköy’ün vadilerine, kalelerden yörük obalarının kıl çadırlarına kadar sokulan hem bir belgesel titizliği hem de edebiyatın büyüleyici diliyle yazılmış, örneği az bulunur bir eserdir. 

“Son Yörük”, Yörük yaşamının geçmişine dair bilgi vermekle kalmayıp bugünün hızla kaybolan kültürel hafızasına da ayna tutmaktadır. 

Osman Şahin, kendisi de hem Mersin / Aslanköylü hem bir yörük evladı olmanın getirdiği içtenlik ve hakiki tanıklıkla, doğanın içinde yaşamış insanların -Yörüklerin- ritimlerini, hayata bakışlarını, doğumdan ölüme uzanan ritüellerini satırlara oya misali işlemiştir. Bu yönüyle eser, adeta bir kültür atlası, bir hafıza elgesidir. 

Kitap dört ana bölüm üzerine kuruludur: “Toroslar, Kaleler, Antik Yöreler Diyarı: Aslanköy ve Yörükler”. Her bölüm, tarihi derinliğiyle coğrafyanın ruhunu, insanla-doğanın kurduğu o muhteşem, kırılmaz bağı gözler önüne sermektedir. 

Bir Dağlar Ülkesinin Epik Anlatısı: Medeniyetlerin Beşiği Toroslara Yolculuk: Osman Şahin’in “Son Yörük” adlı eseri, bir coğrafi inceleme sanılmasın. 

Eser, ruhu olan bir toprağın hikâyesidir. Onun yazarı, kelimeleri bir fırçanın uçları gibi kullanarak, Torosların kadim ve görkemli dünyasını adeta bir tablo gibi önümüze seriyor.

Bu kitap, Asurların "Gümüş Dağları"ndan, Romalıların "Taurus"una uzanan, binlerce yıllık medeniyetlerin soluk aldığı, savaştığı ve iç içe geçtiği devasa bir coğrafyanın şiirsel ve çarpıcı bir portresini sunuyor. 

Toroslar: Taşın, Tarihin ve Zamanın Doruğu:

Toroslar, tek bir dağın adı değil; sayısız dağların, nehirlerin, buzul göllerin ve antik ruhların fısıldadığı adeta koskoca bir ülkenin adıdır. Örneğin, Medetsiz Tepesi, 3583 metrelik ihtişamıyla, "akıl almaz büyüklükteki dev kayalıklarıyla" gökyüzünü yırtarcasına yükselir. Öte yanda bin türlü otun, çalının, ormanın boy attığı yaylalar ve acı tarafı, geniş ağızlı dozer bıçaklarının modernliği haykırdığı bir diyar… 

Kaleler: Zamana Meydan Okuyan Sessiz Bekçiler: İnsanoğlunun korkularına kucak açmış, sayısız uygarlığa kan vermiş bu dağlar, aynı zamanda bir kaleler diyarıdır. İlk Hitit karasabanının izini süren bu topraklarda, Çukurova ve Konya Ovası'ndan katbekat fazla kale, birbirini gören doruklara oturtulmuştur. İnsan soyu, güvenlik uğruna düz ovadan vazgeçip, "sipsivri, ot bitmez, çakıl durmaz" bu zirvelere, radarların olmadığı çağlarda birer gözetleme kulesi gibi muhteşem kaleler inşa etmiştir.

Kitap, türkülerimize, yazınımıza, söylencelerimize konu olan bu sessiz bekçilerin hikâyesini anlatmaktadır.

Aslanköy: Antik Çağların İzinde Bir Zaman Tüneli: Mersin'in kuzeyinde, tam altı antik yerleşim biriminin ortasında soluk alan Aslanköy, bir açık hava müzesidir. MS 2. ve 3. yüzyıldan kalma Ambarlıtaş Kaya Mezarları, bir dönem saman ambarı olarak kullanılmışlığın naif hikâyesiyle okuyucuyu karşılamaktadır.

Aslanköy Vadisi ise, Çukurova'yı İç Anadolu'ya bağlayan kadim bir geçidi kontrol eden beş kale; Gavur Kalesi, Gözne Kalesi, Kalegediği Kalesi, Asar Kale, Kurt Tepesi Kalesi ile bezenmiştir. 

Yazar, Kilikya'nın stratejik önemini ve bu kalelerin neden MS 12.-13. yüzyılda bu zirvelere kondurulduğunu etkileyici bir şekilde resmeder. 

Sedirler: Toroslar'ın Asil Gelinleri: "Hiçbir çam, ardıç ve ladin onunla yarışamaz." Lübnan bayrağındaki sedirin asıl ve en soylu vatanı Toroslardır. Fenikelilerin gemilerini, İbranilerin tapınaklarını inşa ettiği bu asil ağaç, binlerce yıldır bu dağların gelinidir. 

Kitap, Çukurova Üniversitesi'nin bilimsel tespitlerine de atıfta bulunarak, dünyanın en iyi cins sedir ormanlarının Aslanköy dağlarının yamaçlarında olduğunu vurguluyor. Dimdik, en ufak bel vermeden yükselen bu ağaçlar, tıpkı anlattığı Yörük kültürü gibi asil ve dayanıklıdır. 

Yörükler: Gökyüzüne En Yakın Yaşayanların Diyarı:

Bu kitabın belki de en insani, en dokunaklı bölümü, konar göçer ruhu en saf haliyle yaşatan Yörükleredir. "Başları dumanlı yüksek yerler", onlar için Orta Asya'dan gelen şamanik bir inançla, gökyüzüne açılan tapınaklardır. Her yaz Balkarlardaki Dümbelekdüzü Yaylası'na yüz bine yakın göçle çıkışları, çağın değişen koşullarına inatla direnen bir yaşam biçiminin destanıdır. 

Ağıtlarında Pir Sultan'ı, sevinçlerinde Karacaoğlan'ı söyleyen, Dedem Korkut'u ezbere bilen bu insanların saf hayatı… 

Bu kitap, bir bölgeyi anlatan coğrafya kitabı değil; taşın, tarihin, ağacın ve insanın iç içe olduğu, her satırında binlerce yıllık bir birikimi fısıldayan edebi bir şaheserdir.

Okur, her sayfayı çevirdiğinde, Torosların rüzgârını saçlarında hissedecek, sedir ormanlarının kokusunu duyacak ve Yörük çadırlarının içindeki bilge kadınların sesini işitecektir. 

Böylece; kitap sizi, unutulmuş medeniyetlerin izinde, zamana meydan okuyan bir yolculuğa çıkaracaktır.

Sarı Sessizlik: Osman Şahin’in “Son Yörük” türünden bir güzel kitabı daha bulunmaktadır. “Sarı Sessizlik” adını taşıyan bu kitapta “Yörük Ana” anlatılmaktadır.

Bu öyküyü de “Yörüklüğe Veda” başlığı altında kaleme alarak gelecek yazımda yörük anayı sizlerle buluşturacağım. 

Böylece bir öykünün değil, aynı zamanda yazarına yakışır bir vedanın satırlarına da tanıklık etmiş olacağız... 

Kaynakça

Şahin, O. (2002). Son Yörük (Genişletilmiş 3. b.). Berfin Yayınları: 119, Araştırma-İnceleme Dizisi: 48.

 

Bu haber 16 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

ANKET

Sizce Mut'un öncelikle sorunları nelerdir




Tüm Anketler

PAZARTESİ PERŞEMBE BULUŞMALARI16 Eylül 2025


RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi