Aslan Ger Ali’m hey hey hey…
Bu söz, öylesine söylenmiş basit bir söz değil.
Bu, Taşeli’nin sözüdür, Göksu’nun uğultusudur.
Vakti zamanında, daha yollar asfalt değilken, Sertavul belinden geçen adamın gönlü dar iken, Taşeli yöresinden Mut’lu bir Ger Ali vardı. Boylu poslu, kaşı gözü yerinde… Kaşığı eline aldı mı yer oynar, sazı dillendirdi mi Toroslar dinlerdi.
Ama gel gör ki, bahtı karaydı.
Derler ki Ger Ali doğduğu gece, yaylada kara bir yel esmiş. Anası daha lohusadayken, beşiğin başına ak saçlı bir goca garı gelmiş. Elini beşiğe sürmüş ve demiş ki:
“Bu oğlanın gönlü darda kalır.
Dul avrat ahı, ümüğüne ham çökelek gibi oturur.”
Kimse bir şey diyememiş. Ama söz de yaylada kalmamış.
Ger Ali büyür, delikanlı olur. Göksu’nun yakasında bir dul vardır. Kocası askere gitmiş, geri gelmemiş. Gözleri yoğurt gibi ela, dili ayran gibi tatlı. Ger Ali gönül verir.
Ama kadın der ki:
“Gönül karın doyurmaz Ger Ali… Bana asbap alacan, şalvarlık kesecen.”
Ger Ali susar. Çünkü sevmiştir.
Göksu’nun öte yakasında bir dul daha vardır. Bunun kocası da Mut’tan yaylaya çıkarken Toros dağlarında donmuş kalmış. Bu avrat ötekinden daha beterdir. Sever amma boğar. Dolapta eti kokutur, başından sirkeyle biti eksik olmaz.
Ger Ali’ye de bu düşer.
İki yakada iki dul…
Ortada Ger Ali…
Göksu hepsini görür, hepsini duyar ses etmez, sessiz sessiz akar gider.
Taşeli yöresinde derler ki:
Ham çökelek ümükte kalırsa insanın dili tutulur, yüreği daralır.
Ger Ali’nin yüreği daralır.
Daraldıkça türküsünü mırıldanır.
Ne vakit canı sıkılsa, alır tahta kaşıkları eline, der ki:
“Ümüğüne dursun ham çökelek…”
Obalar bunu ilenç sanır.
Halbuki feryat bu.
“Yutamadım derdimi,” diyor Ger Ali.
Bir gün Sertavul Hanı’nda düğün olur. Ay dolunaydır. Göksu’nun iki yakasından da gelenler olur. Her iki dul da oradadır.
Ger Ali kaşıkları alır eline.
Bir şakırdatır…
Bir daha şakırdatır…
Üçüncüsünde yer oynar.
Türküyü o gün bir başka söyler:
“Yandım Allah dul avratların elinden, Aslan Ger Ali’m hey hey hey…”
Derler ki o an kaşıklar canlandı. Kaşıklar tahta değil sanki bir canlı. Gençler de yerlerinde duramaz. Oturan kalkar, kalkan seke seke oynar.
Çünkü bu türkü, yalnız Ger Ali’nin derdi değildir.
Herkesin boğazında kalan ham çökelektir.
Sabah olmadan Ger Ali boz eşeğine biner. Sertavul belini aşar. Ardına bakmaz. Ne dul kalır, ne dert.
Ama türküsü kalır.
Şimdi hâlâ bu türkü çalındığında, Taşeli’nin ihtiyarları derler ki:
“Bu türkü oyun havası değil aslında…
Bu, Ger Ali’nin derdini sekerek yere vurmasıdır.”
O yüzden dinleyen duramaz.
O yüzden eller kaşıklara gider.
O yüzden ayak sekmeden durmaz.
Ve Taşeli’nde hâlâ söylenir:
“Ger Ali gitti amma sözleri kaldı.
Ham çökelek ümükten çıktı, oyun havasına dönüştü.”
YAŞAMDAN İZLER
İbrahim ARI
20251216
Bu haber 14 defa okunmuştur.